Zamanın
işlemediği, mekânın umursanmadığı, kişilerin sadece birer hikayeden ibaret
olduğunu düşün şimdi. Hayallerimiz planlamak için değil yaşamak için,
umutlarımızı geleceğe aktarmıyoruz düşünüyor ve gerçekleşene kadar kovalıyoruz
peşinden, geçmişini o minik gülümseyişle uğurluyorsun; unutun demedim katiyen,
unutmak ertelemektir, ne kadar çok ertelerseniz bir gün o kadar acı çekersiniz
değil mi? Bundandır ki alıp başını gitmeyi bileceksin zamanı gelince de bir
daha dimdik ayakta durmayı öğrenebilesin. Bizler her gün yeni bir sayfa
ekliyoruz her gün bir yaprak daha eskitiyoruz, tabi ki her gün yenisini
ekliyoruz ama her kitap gibi bir sonumuz var. Kitapların sonundan nefret ederim
çünkü bir macera, bir hikaye daha bitmiştir iyi veya kötü… Benim kitabımın son
sayfasına; hikayelerini yaşadı, sevdiklerini anlattı, sevmediklerine ağladı ve
bir gün son yaprağını da imzaladı ve hikayesini bitirdi.. İşte bütün mesele de
bu ya hepimiz birer hikayeden ibaretiz, önemli olan bunun iyi bir tane olmasını
sağlamak.
Evvel zaman
da sayfalarımın birinde bembeyaz bir çiçek açtı, güzel kokusu seni hatırlatan;
evet evet o küçücük gülümsemen beni hipnotize eden, ilk defa bir çiçek yaprağı
görmüştü sayfalarım da nasıl geçmişime ve geleceğime bütün hayatıma işlemişti
tertemiz kokun, biricik gülüşün. Ve en büyük hayalim, parlak yıldızım - güneş
denilen o yıldızı senin yanında sönük kaldığı için teselli etmek zorunda kaldım
bilmezsin – senin kollarında; koklayarak öpmek bir gün, ardından neşe içinde
son yaprağımı bile imzalayabilirim…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder