Güneşin, her daim o bulutların ardından parlayacağını bildiğim gibi, senin bir yerlerde gülümsediği bilmekte benim yaşama sevincim...

28 Şubat 2014 Cuma

Nergis Sözü

Nergisler gidecek yer bulamadığında -aynı yürek burkan bir, o birtek kelime gibi- koparılmış onu besleyen damarlarından beklerken saf beyazlığını kaybedip sararıp solmayı..işte bu zamana kadar bende sararıp solmayı bekledim tek başıma. Her yanım rengarenkti kimi zaman, kimi zamanda bir tek ufuk çizgisine bakan gözlerim.
  Umutsuz olmadım hiçbir zaman, ama korkuyordum, sende sararıp solacaksında diye; senin hepsinden herşeyden güzel kokunu derin derin bir daha içime çekemiyeceğimm diye, ufuk çizgisini -yer ile göğü- birbirine bağlayacak upuzun saçların olmayacak diye, ne de bembeyaz gülümseyişinle bir daha içime huzur dolmayacak diye korkarım bahar yüzlü prenses.
Mevsimler değişse bile, gün geceye tutsak olsa bile herşeyi sende güzel bildim ve bunu böyle hatırlıyacağım ve sözümdür ki asla unutmayacağım.


Posted via Blogaway

21 Şubat 2014 Cuma

End 2…




Zamanın işlemediği, mekânın umursanmadığı, kişilerin sadece birer hikayeden ibaret olduğunu düşün şimdi. Hayallerimiz planlamak için değil yaşamak için, umutlarımızı geleceğe aktarmıyoruz düşünüyor ve gerçekleşene kadar kovalıyoruz peşinden, geçmişini o minik gülümseyişle uğurluyorsun; unutun demedim katiyen, unutmak ertelemektir, ne kadar çok ertelerseniz bir gün o kadar acı çekersiniz değil mi? Bundandır ki alıp başını gitmeyi bileceksin zamanı gelince de bir daha dimdik ayakta durmayı öğrenebilesin. Bizler her gün yeni bir sayfa ekliyoruz her gün bir yaprak daha eskitiyoruz, tabi ki her gün yenisini ekliyoruz ama her kitap gibi bir sonumuz var. Kitapların sonundan nefret ederim çünkü bir macera, bir hikaye daha bitmiştir iyi veya kötü… Benim kitabımın son sayfasına; hikayelerini yaşadı, sevdiklerini anlattı, sevmediklerine ağladı ve bir gün son yaprağını da imzaladı ve hikayesini bitirdi.. İşte bütün mesele de bu ya hepimiz birer hikayeden ibaretiz, önemli olan bunun iyi bir tane olmasını sağlamak.
Evvel zaman da sayfalarımın birinde bembeyaz bir çiçek açtı, güzel kokusu seni hatırlatan; evet evet o küçücük gülümsemen beni hipnotize eden, ilk defa bir çiçek yaprağı görmüştü sayfalarım da nasıl geçmişime ve geleceğime bütün hayatıma işlemişti tertemiz kokun, biricik gülüşün. Ve en büyük hayalim, parlak yıldızım - güneş denilen o yıldızı senin yanında sönük kaldığı için teselli etmek zorunda kaldım bilmezsin – senin kollarında; koklayarak öpmek bir gün, ardından neşe içinde son yaprağımı bile imzalayabilirim… 


1 Şubat 2014 Cumartesi



End 1…


Çok küçük müydüm, dededen toruna toplanıp bir tam da Şahmeranın hikâyesini dinlediğimde hatırlamıyorum. Dinlerken korktum ama bir gün bende bu masalı küçüklerime anlatacaktım, korku bu yüzden ikinci plandaydı. Küçüklerime anlatmak, geleceğe söz vermek… Geleceğe verdiğimiz sözlerin hangisini tutabildik, hem neden vermiştik ki o sözleri. Her geçen gün ne kadar da soldurduk bugünleri sadece geleceğe renkli gözlerle bakarken. Bugünümüzü soldurduk ama yarınlarımızın renkli olmasını bekledik, bugün soluk almayı bıraksak nasıl yarın yaşarız hiç düşünmedik.
Dedem hikâyelerle besledi bizi, büyüdükçe hikâyeler daha uzadı, içine giren malzemeler artıyordu; arık saf mutlu sonlar azalıyordu, o mutlu sonlar için insanların ne çabalar harcadığını da biliyorduk artık ve anladık ki artık masalları değil gerçek dünyanın sesleriydi bu kulaklarımıza çalınanlar.
Aşık amcalarımız vardı, bağlamasını çalar deyişlerini söylerlerdi. Halk türkülerinde aşkın en ulaşılmazını, en yücesini, en vefasızını.. yani aşkın her gününü dinledik. Bağlamasını her tıngırdatışında “aşk nefes almaktır” diye anlardık. Bir gün nefesimizi kesecek olanı aramadık, nefesimiz kesildiğinde hakkın aşkını bulacağımız öğretildi. Her gün nefes almaya devam etmek için bizi aşkından mest edecek olanı aradık.
İşte bu yüzden her yerde aşkı arayışım, umutlarıma tutunup bunları bu küçücük harflerle anlatışım. Bir gün, gelecek bir gün daha renkli olsun diye saklanan bütün anılarımız, bütün o renklerle bezeli yaşanmışlıklarımız, bir gözyaşı kadar sona yaklaştıklarımız, bir tebessümdeki başlangıçlarımız. Bir gün bizde masallar anlatacağız, ilk önce duyduklarımız, okuduklarımız. Ama asıl önemlisi yaşadıklarımız. Çünkü hepimiz birer hikayeyiz ve asıl olay ne kadar güzel bir son yazabildiğimiz kendimiz için…